Hamilelik süresi genellikle üçer aylık süreler olmak üzere 3 döneme ayrılarak incelenir. Her bir 3 aylık döneme trimester adı verilir. Gebelik kaybı, gebeliğin 20. haftasına kadar olursa düşük (Latincesi abortus) olarak tanımlanır. Bu kayıplar bazen kanama ve ağrıyla birlikte embriyonun düşmesine neden olabileceği gibi; bazen de hiçbir şikayete neden olmadan rahim içinde bebek kalp atımları durur ve bu ancak doktorun ultrasonla yaptığı muayenede anlaşılabilir.
İnsanda oluşan gebeliklerin bir bölümü sağlıklı bir embriyoyla oluşmaz. Bu embriyoyu fark eden anne organizması dışarı atarak doğal ayıklama yapmaktadır. Böylece, anormal bebeklerin büyük bölümü erken dönemde anne organizması tarafınad henüz aydınlığa kavuşmamış bir şekilde tanınmakta ve sonlandırılmaktadır. Dolayısıyla anne adayının düşük yapması aslında hayırlı bir işlev olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ortalama olarak gebeliklerin %15 kadarının ilk 3 ayda düşükle sonuçlandığı bilinmektedir. Ancak %2-3 lük bir bölümü 2. trimesterde kaybedilmektedir.
Düşük nedenlerini aşağıdaki gruplara ayırarak inceleyebiliriz:
- Kromozom bozuklukları
- Rahimin yapısal bozuklukları
- Bağışıklık sistemi ile ilgili sorunlar
- Hormonal bozukluklar
- Annenin geçirdiği mikrobik hastalıklar
- Kötü alışkanlıklar (sigara, alkol)
I.Kromozom Bozuklukları
Yapılan çalışmalarda düşüklerin en önemli nedeninin kromozom bozuklukları olduğu belirlenmiştir. Normalde bir insanda 23 çift kromozom bulunmaktadır. Kromozom sayısının çok fazla ya da azalmış olması durumunda düşük gelişebilir. Bazı durumlarda düşük materyali laboratuara gönderilerek kromozom incelemesi yaptırılabilir ve düşük nedeni aydınlatılabilir. Ancak her düşük yapan kadında düşük materyalinin laboratuara inceleme için yollanması gerekli değildir. Çünkü kromozom bozuklukları genellikle tekrar etmez ve o gebeliğe özgüdür. Ancak ardı ardına düşük yapan kadınlarda düşük materyali kromozom incelemesine tanı amaçlı yollanabilir.
Normalde bir düşük yapan kadında 2. gebelikde de düşük olma olasılığı artmış değildir. Ancak 2 düşük yaptıktan sonra 3. gebelikde de düşük olasılığı artmaktadır.
II. Rahimin Yapısal Bozuklukları
Rahim içi üçgen bir boşlukdur. Bu boşlukda yer kaplayan dokular veya yapısal bozukluklar düşüklere neden olabilmektedir. Bunun nedeni embriyonun rahim içindeki bu anormal bölgeye yerleşmesi ve burada iyi beslenememesidir. Histerosalpingografi adı verilen rahim filmi çekilerek rahim içi yapısı hakkında bilgi sahibi olunabilir. Çekilen rahim filminde saptanan sorunlar histeroskopi adı verilen bir yöntem yardımıyla rahim içine girilerek çok kısa sürede düzeltilebilir. Histeroskopi anestezi altında vaginal yoldan girilerek rahim içinde operasyon yapma yöntemidir. Kısa sürede gerçekleştirilen bu işlemle rahim içindeki anormal dokular, myomlar temizlenebilir.
III. Bağışıklık Sistemi İle İlgili Sorunlar
Bağışıklık sistemini ilgilendiren bazı sorunlar düşük nedeni olabilmektedir. Normalde embriyo anne için yabancı bir cisimdir. Ancak bazı mekanizmalarla korunur hale gelmekte ve annenin bağışıklık sistemi embriyoyu tanımamaktadır. Böylece embriyonun atılması engellenmektedir. Savunma sistemi ile ilgili sorunları olan kadınlarda bu mekanizma çalışmayarak bebeğin yabancı olarak algılanmasına ve reddedilmesine neden olmaktadır.
IV. Hormonal Bozukluklar
Toksoplazma ve Ureaplazma adı verilen bazı mikropların bebeği etkileyerek düşüğe neden oldukları iddia edilmiş olsa da günümüzde hala tartışılmakta olan bir konudur.
V. Annenin Geçirdiği Mikrobik Hastalıklar
Aşırı sigara ya da alkol tüketiminin embriyo gelişimini bozarak düşüğe neden olduğu bilinmektedir. Bu nedenle gebelik planlayan bayanların sigara içmeyi tamamen bırakmaları ya da en çok günde 5 adete indirmelerini önermekteyiz. Aşırı alkol tüketimi de benzer şekilde sorunlara yol açmaktadır. Bu nedenle bir hamile bayan için en çok alınabilecek alkol miktarı günde 1 kadeh kırmızı şarabı geçmemelidir.
ERKEN GEBELİK TANISI
Adet gecikmesi olduktan 6-7 gün içinde bayanların doktora giderek gebelik muayenesini yaptırmalarını öneririz. Evde tanıya yardımcı olabilecek eczanelerde satılan kitler yardımcı olabilir.
Gebeliğin erken tanısı için doktora gitmenin en önemli nedeni dış gebelik olup olmadığının anlamaktır. Vaginal yapılan ultrason muayenesinde normal bir gebelik rahatlıkla saptanabilecektir. Dış gebelik ise embriyonun rahim içinde değil tüp içinde yerleşmesidir.. Eğer geç kalınırsa, yaşamı tehdit eden kanama ve ağrıya neden olabileceğinden dış gebelik tanısı hayati önem taşımaktadır. Dış gebelik tanısı ultrason kontrolu ve kanda progesteron ve B-hCG adı verilen plasentadan salgılanan hormonların ölçülmesiyle yapılır. B-hCG hormonu 2 günde bir yaklaşık 2 kat artar. Eğer bu artış yetersizse düşük ya da ektopik gebelik habercisi olabilir
İlk haftalarda takip edilen diğer bir konu ise embriyonun kalb atımlarının ultrason ile görülmesidir. Yaklaşık 7. hafta civarlarında embriyoda kalb atımları görülebilmektedir. (Gebelik haftasını son adet tarihine göre hesaplamaktayız). İlk haftalardaki doktor kontrollerinde embriyodaki kalp atımları takip edilir ve bir sorun oluşmuşsa erkenden yakalanabilir.
Gebeliğin ilk haftalarında hafif vaginal kanamalar görülebilir. Bu kanamalar her zaman düşük olacağı anlamına gelmez. Embriyonun etrafındaki doku ile rahim duvarı arasındaki bölgeden kaynaklanan sızıntılardır ve bir süre devam ettikten sonra genellikle durur. Bu tip kanamalar genellikle açık kırmızı taze görünümlüdür. Bu tip kanamalar gözlendiğinde yatak istirahati yapılması ve cinsel ilişkiden kaçınılmasını öneririz. Ayrıca böyle durumlarda progesteron adı verilen ilacın kullanılmasının düşük olasılığını azalttığına dair çalışmalar da bulunmaktadır.
ERKEN GEBELİK KAYIPLARINDA YAKLAŞIM
Gebelik kaybı çok erken haftalarda oluştuğunda bazen kürtaj yapmaya gerek olmadan kendi kendine eriyip kaybolabilmektedir.
Gebelik haftası 5-6 yı geçenlerde ise düşük oluştuğunda mutlaka rahim içinin temizlenmesi gerekmektedir. Ülkemizde hala düşük sonrası kanamaya bağlı anne ölümleri görülmektedir.
Bu nedenle düşük olguları mutlaka anestezi ekibinin de olduğu bir hastanede takip edilmelidir. Kürtaj işlemi anestezi altında yapılmalıdır, çünkü ağrılı ve bir bayan için son derece rahatsız edici olabilir.
Kürtaj işlemi rahim iç yapısında yerleşmiş olan gebeliğin temizlenmesidir. İşlem mümkün olduğunca çevre dokulara zarar vermeden yapılmalıdır. Steril şartlar altında ve tıbbi kurallara uygun olarak yapılan işlemden sonra gelecekte bir sorun olasılığı düşüktür. Ancak düşük yapan ve ardından kürtaj olmuş kadınların %1’inde rahim içinde parça kalması, ateş ve rahimin delinmesi gibi yan etkiler görülmektedir.
TEKRARLAYAN GEBELİK KAYIPLARI (DÜŞÜKLER)
Tekrarlayan düşükler ne demektir?
Gebeliğin 20. haftadan önce kaybedilmesine düşük adı verilmektedir. Bu kayıplar ardarda 3 kez olursa bu durum tekrarlayan düşük olarak tanımlanır.
Ne sıklıkla rastlanır?
Gebeliğin ilk 3 ay içinde kaybı çok sık görülen bir durumdur.Araştırmalarda gebeliklerin %20 kadarının ilk aylarda düşükle sonuçlandığı bazı kadınların düşük yaptığını dahi farketmediği belirlenmiştir. Gebelik planlayan kadınların yaklaşık %1 inde ise tekrarlayan gebelik kayıpları oluşmaktadır.
Tekrarlayan düşüklerin sebebi nedir?
Günümüze kadar bu konuda çalışmalar sürmesine karşın nedenler henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. En sık nedenler; genetik faktörler, rahimin yapısal bozukluklarına bağlı sorunlar, hormonal problemler, infeksiyonlar ve immunolojik (savunma sistemine bağlı) sorunlardır.
Tekrarlayan düşüklerde genetik sorunlar nelerdir?
Tekrarlayan düşük materyalleri incelendiğinde kromozomların sayı bozukluklarına pek rastlanmamaktadır. Bu nedenle düşük sırasında elde edilen dokuların kromozom analizinin yapılması tartışmalıdır. Ailenin bilgilendirilmesi açısından önem taşısa da maalesef bir sonraki gebeliğin devam edip etmeyeceğini net olarak ortaya koymamaktadır.
Tekrarlayan düşük yapan çiftlerin kan örneklerinde krozom analizi yapılması kromozom bozukluğu hakkında bilgi vermekle birlikte yine daha sonraki gebeliğin durumu hakkında tam olarak yol gösterici olamamaktadır.
Tekrarlayan düşükler ile rahimin yapısal bozuklukları arasında bir ilişki varmıdır?
Rahim içinde yer alan ve septum olarak adlandırılan doku parçası tekrarlayan düşüknedeni olabilmektedir. Rahim içine giren embriyonun bu septum üzerine yerleştikten sonra gelişememesi düşüğe neden olabilmektedir. Histeroskopi adı verilen bir yöntemle rahim içine girilerek bu doku parçası çıkartılabilir.
Hormonal bozukluklar tekraralayan düşüğe neden olabilir mi?
Özellikle hipotroidi olarak adlandırılan guatr bezinin az çalışması tekrarlayan düşüğe neden olabilmektedir. Ayrıca kontrol altında olmayan şeker hastalığı da gebelik kaybına neden olabilmektedir. Üzerinde durulan diğer bir konu da aşırı kilodur. Yapılan çalışmalarda aşırı kilonun düşüğe neden olabileceği ve bu bayanların kilo kaybetmesinin bir sonraki gebeliğin daha sağlıklı gitmesini sağlayabilmektedir.
Pıhtılaşma bozukluklarının tekrarlayan düşüklerde önemi varmıdır?
Pıhtılaşma sistemini uyaran bazı maddelerin gebeliğin ilk döneminde dolaşımı bozarak düşüğe neden olabileceği gösterilmiştir. Ancak bu konuda henüz yapılacak testler ve tedavi yöntemleri tartışmalıdr. Bazı kadınlarda aspirin ve heparin kullanımının gebeliğin devamını sağlayabilir.
Mikropların tekrarlayan düşükler üzerine etkisi varmıdır?
Geçmiş yıllarda birçok mikroorganizma tekrarlayan düşüğe neden olmakla suçlanmıştır. Ancak bu konu tıp dünyasında genel anlamda kabul görmemiştir. Sadece ureaplazma adı verilen bir mikroorganizmanın rahim içine yerleşmesinin düşüklere neden olabileceği düşünülmektedir. Daha önce neden olduğu düşünülen mikroorganizmalar bugün kabul görmemektedir.